İftira | Konular | Kitaplar

Ateşin düştüğü yer unutmaz

Türkiye önceki gün tarihî bir olay yaşadı. Faili meçhul cinayetlere kurban gitmiş 20 kişinin yakınları bir araya geldi ve "Cinayetlerin ardındaki yapıyı ortaya çıkarın." diye feryat etti. Uğur Mumcu'nun yakınları ile Doğan Öz'ün ve Hrant Dink'in yakınları aynı karede yer aldı. Bence bu çok önemli bir ayrıntıydı.

Aslında fotoğrafın tamamı ayrıntılardan oluşmuyor da değildi. Kimler bir araya gelmemişti ki o platformda... Milli Şef döneminin karanlık cinayetinin kurbanı Sabahattin Âli'nin kızı Filiz Âli'den 12 Eylül öncesi darbe şartlarının hazır olması yolunda öldürülen Prof. Dr. Cahit Tütengil'in kızı Deniz Tütengil Mazlum'a, Kemal Türkler'in kızı Nilgün Türkler Soydan'dan Abdi İpekçi'nin kızı Nükhet İpekçi'ye, Madımak'ta katledilen Metin Altıok'un kızı Zeynep Altıok'tan sadece Türkiye'deki gündemi değiştirmek için katledilen gazeteci Metin Göktepe'nin ablası Meryem Türkmen'e kadar herkes oradaydı. Ve hepsinden önemlisi, Uğur Mumcu'nun oğlu Özgür Mumcu'nun ve Doğan Öz'ün eşi ve kızının orada olmasıydı! Ayrıca Ümit Kaftancıoğlu, Cevat Yurdakul, Sevinç Özgüner, İlhan Erdost, Çetin Emeç, Turan Dursun, Musa Anter, Nesimi Çimen, Behçet Aysan, Hasret Gültekin, Yasemin Cebenoyan ve Onat Kutlar'ın yakınları ortak bir imzayla Türkiye'deki failleri bir türlü yakalanamayan cinayetlerin artık son bulması çağrısında bulundu. Ortak bildiriyi okuyan Filiz Âli'nin söylediği bir cümle hakikaten çok önemliydi: "Devletin, kendi içine sızmış yıkıcı odakları ayrıştırabilmesi için henüz bir fırsatı var."

Ancak o karede Hamit Fendoğlu'nun, Gün Sazak'ın, İlhan Darendelioğlu'nun ve Danıştay saldırısında hayatını kaybeden Mustafa Özbilgin'in yakınlarının da olması gerekirdi. Bugün baktığımızda işlenen bunca cinayetin pek de ideolojik gerekçelerle işlenmediğini anlıyoruz. Bu cinayetlerin sağ ya da sol gerekçeleri yok. Neredeyse hepsinin, yönetilemez, sağlıklı düşünemez, kaotik bir ülke isteyenlerin işledikleri cinayetler olduğunu bugün çok daha iyi fark ediyoruz.

Bizim anlamamız kadar ailelerin de bunu anlaması çok önemli bir gelişme. Çünkü bu cinayetleri sadece ateşin düştüğü yer unutmaz. Türkiye'de; en hukuksuz, en dehşet verici olaylar bile, kamuoyu gündeminden düştüğü andan itibaren sümenaltı edilebiliyor. Bu ülkedeki karanlık eylemlerin, cinayetlerin nasıl bir yargı operasyonuyla örtbas edildiğini, HSYK'nın ne işe yaradığını son olaylarla çok daha iyi anlıyoruz. Son 35 yıldır ülkenin gündemi faili meçhul cinayetlerle sarsılıp durdu ama bu cinayetlerden yargılanıp da ceza alan birkaç kişi haricinde kimseyi hatırlamıyoruz. O birkaç kişi de sadece tetikçi düzeyinde kaldı, arkasındaki güçlerin kim olduğu hiç ama hiç belli olmadı.

Ateşin düştüğü yer, yani aileler bu cinayetlerin peşini bırakmadığı müddetçe sis perdesinin aralanması daha kolay mümkün olacak. Bugüne kadar bu cinayetlerin, cinayeti işletenlere pek çok siyasi kazancı oldu. Bu sayede darbelere haklı gerekçeler üretildi, 'İslam'ın bir öcü olduğu' kanaati topluma iyice yerleştirildi, kişisel özgürlükler rafa kaldırıldı. Bu cinayetler sayesinde müesses nizam varlığını korudu ve kendine haklı gerekçeler buldu.

Ama ilk defa; suikastlar sonucu yakınlarını kaybetmiş mağdurlar, yıllardır kendilerine söylenen yalanlara toplu halde 'yeter artık' diyor. Bunun, Türkiye'nin aydınlık bir ülke olması yolunda çok önemli bir adım olduğunun düşünüyorum. Ortaya konan fotoğraf, bugüne kadar 'AK Parti'nin işine gelir' diye Ergenekon ve buna benzer eylem planlarına karşı soğuk duran büyük bir kesimin bu ülkede oynanan oyunların farkına vardıklarının da bir işareti.

Konular